Flash

6/recent/ticker-posts

Zengezur Anlaşması: Tarih Tekrar Ediyor – Türk Dünyası Yeni Bir Tuzakla Karşı Karşıya"

"Zengezur Anlaşması: Tarih Tekrar Ediyor – Türk Dünyası Yeni Bir Tuzakla Karşı Karşıya"

Prof. Dr. Murat KAN'ın Açıklamaları
Tarih, Aynı Oyunu Tekrar Sahneliyor
Türk dünyası bugün Zengezur Anlaşması üzerinden, yüz yıl önce Osmanlı coğrafyasına kurulan tuzağın benzerini yaşamaktadır. Osmanlı Devleti, yüzyıllar boyunca Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Kafkasya'dan Afrika içlerine kadar geniş bir coğrafyayı Türk-İslam adalet sistemiyle yönetmişti. Ancak 19. ve 20. yüzyıllarda dış güçlerin planlı müdahaleleriyle hem toprak bütünlüğü hem de siyasi birliği parçalandı.

Berlin Kongresi (1878), Sevr Antlaşması (1920) ve Lozan sonrasında çizilen sınırlar; Türk boylarını, akraba toplulukları ve kardeş halkları birbirinden kopardı. Ulaşım ve ticaret yolları kesildi, enerji damarları kontrol altına alındı. Bu süreçte asıl tehlike, yalnızca toprak kaybı değil, Türk milletinin hafızasının hedef alınması oldu. Osmanlı'nın tarihi mirası, kasıtlı olarak unutturuldu, arşivler tahrip edildi, milli hafıza zayıflatıldı.

Zengezur: Coğrafyanın Kalbinde Stratejik Bir Kilit
Zengezur hattı, tarih boyunca Türk dünyasının doğu-batı eksenindeki en kritik geçitlerinden biri olmuştur. Bu koridor, Orta Asya'dan Anadolu'ya, oradan da Avrupa'ya uzanan ticaret ve kültür yollarının merkezinde yer alır.

Tarih boyunca bu bölgeyi kontrol eden, Türk dünyasının damarlarını kontrol etmiştir. Selçuklu döneminde bu hat "İpek Yolu" bağlantısının ana damarıydı. Osmanlı döneminde Kafkasya ile Anadolu arasındaki stratejik bağ burada korunuyordu. Ancak Çarlık Rusyası ve ardından Sovyetler Birliği döneminde Zengezur, Türk coğrafyasının can damarını kesmek için bir bariyer olarak kullanıldı.

Bugün benzer bir oyun tekrar sahneleniyor. Görünürde "ulaşım kolaylığı" ve "ticaret" gibi cazip başlıklarla sunulan Zengezur Anlaşması, aslında Türk dünyasının geleceğini küresel güçlerin masa başında şekillendirmesi için atılmış bir adımdır.

Tarihten Acı Dersler
1878 Berlin Kongresi: Osmanlı toprakları üzerinde Avrupalı güçlerin masa başında yaptığı planlar, Balkanlar'daki Türk varlığını zayıflattı.

1920 Sevr Antlaşması: Türk milletini küçük bir coğrafyaya hapsetmeyi hedefledi, ulaşım ve ticaret yollarımız yabancı kontrolüne bırakıldı.

Sovyetler Birliği Dönemi: Orta Asya ile Anadolu arasındaki Türk bağını koparmak için sınırlar kapatıldı, Zengezur hattı özellikle izole edildi.

Hocalı Katliamı (1992): Sadece bir insani trajedi değil, aynı zamanda Türk dünyasının dayanışmasını kırmaya yönelik stratejik bir hamleydi.

Bu örnekler, bize açıkça şunu gösteriyor: Coğrafyanın kritik damarları yabancı kontrolüne geçtiğinde, o milletin siyasi bağımsızlığı da tehlikeye girer.

Bugünkü Tehlike: Siyasi ve Kültürel Kuşatma
Zengezur Anlaşması, Türk dünyasını sadece coğrafi olarak değil, siyasi ve kültürel olarak da kuşatma riskini taşımaktadır. Çünkü bu koridorun güvenlik ve denetim mekanizması tamamen Türk Devletleri'nin kontrolünde olmayacaktır. Bu, orta vadede:

Enerji hatlarının yabancı denetime geçmesi,

Ticaret yollarının siyasi baskı aracı olarak kullanılması,

Türk kültürel entegrasyonunun engellenmesi,
gibi sonuçlara yol açacaktır.

Çağrım: Ortak Türk İradesi Şart
Türk Devletleri Teşkilatı ve tüm kardeş devletler, bu anlaşmayı bir "teknik proje" olarak görme gafletine düşmemelidir. Bu, stratejik bir satranç hamlesidir. Bizim cevabımız da stratejik olmalıdır.
"Türk'ün menfaatine olmayan hiçbir imza atılmayacaktır" ilkesi, bugün her zamankinden daha büyük bir zorunluluktur.

Unutmayalım, tarih tekerrür eder; ama ders almasını bilen milletler için tekerrür etmez. Zengezur, Türk dünyasının geleceğinin kilididir. O kilidin anahtarı mutlaka Türk'ün elinde olmalıdır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar